Yazar : ROBERT WALSER
Çevirmen : ECMAL ENER
Basım Tarihi : 1. Baskı TEMMUZ 2011
ISBN : 9755108939
ISBN : 9755108939
Dil : Türkçe
Yayınevi : Can Yayınları
Sayfa : 296 sayfa
Aylaklık
hiçbir şey yapmamak demek değil. Herhangi bir şey yapmaktan bağımsız olmak
demek.
FLOYD DELL.
Robert Walser Karşımıza BUYURUN okuyun benim AYLAK
kahramanım SİMON TANNER… Kapitalizm ve modern dünyanızın kurallarına ayak
uyduramayan yada bu kurallara aykırı girişimlerin umutsuz vakası.
Simon, sürdürdüğü miskin, avare hayatı, katlanılmaz
bir şey gibi duyumsamaya başlamıştı. Yakında yeniden çalışması ve işe gitmesi
gerektiğini hissediyordu. Çoğunluğun yaşadığı gibi yaşamanın bir anlamı var.
Böyle tembel ve ayrıksı olmak beni öfkelendiriyor. Artık yemeklerden bir tat
almaz oldum, gezintiler beni yoruyor; hem sıcak kır yollarında karasinekler ve
atsinekleri tarafından delik deşik edilmek, köylerden geçmek, dik duvarlardan
aşağıya atlamak, kayan kayaların tepesine bağdaş kurup oturmak, başını
yaslamak, bir kitap okumaya başlamak ve bitirmemek, ardından güzel ama ıssız
bir gölde yüzmek, yeniden giyinmek ve evin yolunu tutmak, sonra evde, aynı
miskinlikle hangi bacağının üstünde duracağını ve hangi burnuyla düşüneceğini
veya hangi parmağını hangi burnuna dayanacağını şaşırıp beklemek… Böyle bir
hayat insanı kolayca bir sürü burun ve sahibi eder ve bütün gün on parmağını on
burnuna dayamak ve düşünmek ister. Bu avare hayatın insanı aptallaştırdığı
gerçeğini anlatmaya çalışıyorum yalnızca. Hayır, vicdan sıkıntısına benzer bir
şey duymaya ve bunun vicdan sıkıntısıyla sınırlı kalması gerektiğini, herhangi
bir şey yapmak zorunda olduğumu düşünmeye başlıyorum… Doğuştan tembel değilim
ben, hayır çeşitli daireler ve noterler bana iş vermek istemedikleri için
onlara ne kadar yararlı olabileceğimden habersiz oldukları için aylaklık
ediyorum… Çalışmayı istemek ve önümde bir iş bulunca kapmaktan daha fazlasını
beklemiyorum kendimden, çünkü işlerin böyle daha iyi yürüdüğünü görüyorum.
Çünkü her şey bocalamaydı, bir çabalama ve kendini zayıf bulmaydı. Ama tatlıydı
böylesi, sadece tatlı, bir parça zor ve sonra biraz hasis, biraz ikiyüzlü,
sonra düzenbaz, sonra hiçbir şey, sonra tamamen aptalca; en nihayetinde
herhangi bir şeyi güzel bulmak çok zorlaşıyordu, insan hiçbir şey göremiyordu
bunun için, öylesine oturuyor, yürüyor, salınıyor, sürükleniyor, koşuyor ve
duraksıyordu, bir parça buhara dönüşmüş oluyordu. Simon bir katip çeşitli
işlerde kısa süreli çalışan yirmi yaşında bir genç adam modern hayatın aylağı;
onu kullanmasını bilen herkese kendi bilgisini, gücünü, fikirlerini,
hizmetlerini ve sevgisini sunmaktan çekinmeyen bir kişi parmağını kaldırır ve
onu çağırıp çalıştırmak isterse, belki ağır aksak gidenler olabilir ama o bu
durumda şu uluyan rüzgar gibi fırlar ve sadece rahat rahat koşabilmek için,
gözünü kırpmadan tüm hatırları çiğneyip aşan, tüm dünyanın uğultusunu katar
yanına, tüm hayatına. Adamın biri gelir ve derse ki: Hey sen! Gel bakalım! Sana
ihtiyacım var. İş verebilirim sana! O adam onu mutlu eder.O zaman mutluluğun ne
olduğunu anlar! Simon için denenmek bir zevktir. Robert Walser’in kahramanı
Simon konuşurken akıcı cümleler, doğru vurgular ama olabildiğince sakin ve
dostça bir tavırla konuşur her zaman…Tanner Kardeşler; en büyükleri doktor
Klaus, akıl hastanesinde olan abisi Emil, öğretmen ablası Hedwing, Ressam olan
Kaspar ve kahramanımız Simon. Robert Walserin yazdığı Tanner Kardeşlerin dört
tanesini ve diğer karakterleri artık
okuyan kitapseverlere bırakıyorum.
Aylaklık, bırakın kötülüğün kaynağı olmayı, aksine
tek hakiki iyidir.
SOREN KIERKEGAARD
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder